15 Ocak 2011 Cumartesi

Yaşam Konseri...


Gitmiş olduğunuz konserlerden bilirsiniz. Konser bittikten sonra orkestra izleyiciyi selamlar…Ve izleyici alkışlar…Alkışlar bir süre sonra şak şak şak şak ritmini tutturur ve izleyici ayaktadır. Bu eşsiz müzik ziyafetini kendilerine sunan müzisyenleri onurlandırmaktadırlar, ve sonu bellidir, orkestra artık son bir şarkıyla izleyiciye alkışın hakkını verecektir. Ve konserin tamamlanmasından sonra o son parça, en hareketli parça, duyguları en çoşturan parça çalınır. Orkestra elemanları rahattır artık, çünkü görevleri bitmiştir, ve layıkıyla konseri tamamlamanın rahatlığı yüzlerinden okunur, orkestra şefi yüzünü hafif seyirciye döner ve müzikle bir olup çoşkuyla yönetir ve izleyici çoşmuştur, ayakta müziğe içtenlikle eşlik eder…İşte ben konserin en çok bu TAMAMLANIŞTAN sonra çalınan son parçasını severim…Ve artık dünya üzerinde tamamlanış zamanları…Yuvadan bu yana, bir’liğin bireysel ifadesi olarak varolduğumuz o an’dan bu ana, yarattığımız tüm etkileri kucaklamak, sevgiyle bir etmek, o yada bu olmanın ötesine, dualitenin ötesine genişlemek, yani tamamlanmak zamanları…Şimdi bizler, tam ve bütün olmayı seçenler, ve seçtikleri için de zaten aslında hep tam ve bütün olduğunu hatırlayanlar, dönüşümünü tamamlayanlar, şimdi bu satırları okuyanlar…Bizler, tamamlanıştan sonra çalınan son parçadayız…Son yaşam…Görev bitti, yaşamlar boyu en karanlıklara ışığı getirmek için enerjiyi tutmak bitti. Şimdi her birimiz konserimizin hem müzisyeni, hem izleyicisi, hem orkestra şefiyiz. Ve bu tamamlanıştan sonra dünya üzerinde çaldığımız son parça…Her birimizin kendi yaşam konseri başlıyor. İlk kez bu kadar sevgiyle, özgür, neşeli, bolluk, keyif, güzellik dolu…Yaşam konserimizi nasıl vermek istiyoruz? Yaşam tablomuzu nasıl boyamak istiyoruz? Bu sefer nasıl yaratmak istiyoruz?
sule devekaya

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder