15 Ocak 2011 Cumartesi

Yaratıcılığımızın Kullanmadığımız Parçası;Hayal gücü...


Bir zamanlar ben hayallerimin ifade ettiğim yaşam realitemin haricinde olan binlerce, binlerce potansiyel arasında gezinti yapmak olduğunu bilmezdim. Hayallerin sadece hayal olduğu öğretilmişti bana; gerçek değil, ve gerçeklerinde sadece gerçek; hayal değil. Hayallerin ifade edilmemiş gerçeklikler olduğunu bilmiyordum. Ve çocuktum, tüm çocuklar gibi hayal kurmaya bayılıyordum. Ve ben büyüdüm ama hayal kurmaktan hiç vazgeçmedim. Hayallerimle akıp gitmeye hala bayılıyordum. Bunu o yıllarda herkese ifade edecek kadar cesur değildim belki de. Mantıklı ve ayakları yere sağlam basan bir kişilik öğretilmişti bana tüm çevrem tarafından. Ama uyanışını yaşayan varlıklar bilinç genişlemeye başladığında yön duygularını kaybetmeye başladıklarını söyleyeceklerdir, sanki bir parçanız dünyada, başka bir parçanız başka yerlerdeymiş hissi. Mantığın asla algılayamayacağı hislere, boyutlara genişleme….Bir mantık oturtamazsınız, o boyutlar mantığın dışındadır, ancak içinizdedir, ve sadece, hissedebilirsiniz, ve hayallerinizle akarsınız. Hayal gücümüz gerçekten binlerce potansiyelimizi, realitemizde tezahür etmemiş gerçeklikleri gezebilmenizi sağlayan gücümüzdür. Hayalperest olmakla hayal gücünü kullanmak arasında bir fark vardır, hayalperest insanlar; realitelerinin yaratıcısı olduklarının sorumluluklarını reddeder, ve sadece hayallerinde yaşarlar. Onlar kendi yaratılarını reddetmektedirler. Hayal gücünü kullanmak, realitenizin tam sorumluluğunu almayı gerektirir. Bu realitenizin tamamını sizin yarattığınızın tam kabulüdür. Yaşamınızın her anının, her deneyiminin sorumlusu bir yaratıcı olduğunuzu kabul edersiniz, ki öyledir de…Ve sonra gerçekliğinizde henüz ifade etmemiş olduğunuz potansiyelleri hayal gücünüzü kullanarak “hissedersiniz” Siz bir yaratıcısınız, gerçekliğinizde ifade etmek istediğiniz potansiyellerinizi seçme hakkınız sizin en doğal hakkınızdır, sizin yaratan hakkınızdır. Ve bir kez tüm realitenizi yaratan bir yaratıcı olduğunuzu kabul ettiğinizde, ve hayal gücünüzle potansiyellerinizi ziyaret etmeye başladığınızda, hiç de tek bir realiteye sıkışıp kalmadığınızı görürsünüz. Hayal gücü; zihinle yaşamınızda bolluğu yaratmaya çalışmaktan, zihinsel tekrarlarla ilişki sorunlarını çözmeye çalışmaktan ötedir. Keyiflidir, hayaller akar çünkü…Basittir, zihnin dışındadır, çünkü tanrısaldır, çünkü kendimizi kapattığımız, unuttuğumuz yaratıcı gücümüzdür. Kendimizi hayal gücüne kapatışımızın temeli Atlantis zamanlarına uzanmaktadır. Atlantis’in çöküş zamanlarıyla birlikte sıkıştığımız zihinde yaratıcılığımızın ana unsurunu zihin sandık. Tekrarlarla, olumlamalarla, zihinde canlandırmalarla yaratmaya çalıştık. Bir noktaya kadar bize hizmet etti mi, evet…ancak, yaratıcılık zihinden gelmez, zihinle ancak çok çok sınırlı düzeyde yaratabiliriz. Ve böylece hayal gücümün benim kullanmadığım kanatlarım olduğunu anladığımda onun açılması için izin verdim. Hayallerimde tüm boyutlara gidiyorum, hayallerimde perdenin öbür tarafında olan sevdiğim kadim dostlarımla sohbet ediyorum. Hayallerimde; yaşam realitemde henüz ifade etmediğim potansiyellerimi ziyaret ediyorum, onları hissediyorum, ve seçtiklerimin realiteme nefesimle soluyorum, çünkü her şeyi gerçekliğimize nefesle getiririz. Ve binlerce potansiyelimin içinde olumsuz yada negatif diyebileceğimiz potansiyellerde var, onları da hissediyorum. Ama sadece seçtiklerimi getiriyorum, neyi yaşamak istiyorsam, neyi deneyimlemek istiyorsam onu…ve sonra onu özgür bırakıyorum, enerjinin akışını bloke etmemek için…tüm beklentilerden uzak bu potansiyelin genişlemesine izin vererek…Gün içinde karnımız her acıktığında aslında bu yaratımı yaşarız. Sadece farkında değilizdir, karnınız acıkır, burada saf bir arzu vardır, bedeninizi bir enerjiyle beslemek için duyulan arzu; açlık. Ve siz potansiyelleri hayal edersiniz, ne yiyeceğinizi düşünmektesinizdir, evet zihninizde bu sürecte sizinledir. Ancak yaptığınız yiyebileceğiniz şeyleri hissetmektir aslında, yemeği dışarıda bir restorantta yemeyi plandığınızı varsayılım, bir an aklınızdan şöyle geçer, kebap…yok şu an canım et yemek istemiyor. Pizza…yok bu aralar çok yedim, hiç canım çekmiyor…pide..yok…İskender…yok, yok…(bakın bunların tümü potansiyellerdir, ve siz o yemeği yediğiniz hissini deneyimlersiniz bir an ve canınızın istediğinin bu olmadığını da o an hissedersiniz) ve sonra bir potansiyel size çok çok çekici gelir…kuru fasulye, pilav…hımmm…evvvvettt…kesinlikle bu… :) ve ardından en iyi kuru fasulye/pilavı yiyebileceğiniz yeri planlar ve oraya doğru yola çıkar, restoranta girer, siparişinizi verir, ve ardından da afiyetle seçtiğiniz potansiyeli yersiniz J Ve bunların tümü sizin hissettiğiniz o saf arzuyla başlamıştır, açlık. Ve sonra hayallerinizle potansiyellere girip çıkmışsınızdır, ardından bir seçim yapmışsınızdır, ve sonra seçiminizle buluşmuşsunuzdur. Diyeceksiniz ki, ee ama ben tamam yemeği hayal ettim, potansiyellere de baktım, ama sonrası. Ben yola çıktım, restorana gittim oturdum, sipariş verdim. Şimdi diğer yaratılarınızda sadece eyleme geçtiğiniz, bu süreci görmediğiniz için, işlediğine inanmazsınız. Yemek yemek çok fiziksel bir enerjisel işlemdir, ve bu yüzden çok çok gözle görülür. Açlık çok net fiziksel olarak hissedilir, ve onu doyurmak için yaşadığınız sürecde aynı şekilde çok fiziksel olduğu için gözle görülür bir enerji hareketi yaparsınız, yani restorana gider, sipariş eder ve yersiniz. Ancak sizin tüm istekleriniz saf arzulardır. Yaşamak istediğiniz deneyimler, yemek yeme ihtiyacı gibi saf bir arzudur, onlar da doyurulmak ister, ve doyurulmadan sizi rahat bırakmaz, karnınız açken nasıl sürekli guruldayarak size rahatsızlık veriyorsa, bu saf arzunuzda doyurulmazsa içinizde huzursuz bir cızırtı olarak sizi rahat bırakmayacaktır. Ya da yaşamak istediğiniz deneyim neyse, bolluk içinde olmak mı, yada sizin seçimleriniz olan bir çok deneyim.Hayal gücünüzle siz, bilincinizle yaratmış olduğunuz tüm potansiyelleri hissedersiniz, diyelim ki fiziksel rahatsızlığınız var, o binlerce potansiyelin içinde fiziksel olarak çok sağlıklı olduğunuz bir potansiyel vardır, onu hissedersiniz, sağlıklı olmak size ne hissettirdi, ve yaşamınızın geri kalanını da sağlığını hiç yitirmeden yaşamak, ve hiç yaşlanmadan…bu size ne hissettirir…o sizin bu yaşamınıza koyduğunuz potansiyellerinizden biridir. Onu hisseder, ve nefesinizle yaşamanıza solursunuz. Seçmiş olduğunuz bu sağlıklı bir bedende yaşamak potansiyeli yaşam realitenize gelirken, bir takım enerji dinamiklari kesinlikle söz konusudur. Aynen sizin yemeği seçtiğinizde restorana ulaşmak için arabanıza binip oraya ulaşmanız gibi, sizin bu seçiminizin de size gelmesi bir takım enerji hareketleriyle olacaktır. Fakat siz onu fiziksel gözlerinizle duyamaz, kulaklarınızla işitemez, gözlerinizle göremezsiniz. Siz çok boyutlu bir yaratıcısınız, ve olmakta olan bu işlem boyutlararası düzeydedir. Onun nasıl işlediğini bile bilmeniz gerekmez, ki zaten zihniniz genişlemedikçe de onun nasıl işlediğini algılamak çok zordur. Ama bunu şu kadar basit tutabiliriz, siz seçiminizi yaptığınızda o size doğru yola çıkar. Kendinize, çok boyutlu olan yaratıcı olan siz’e sonsuz güven duyabilir misiniz? Maddi olarak ve manevi olarak sıkıştığım bir dönemdi, hayatımda her şey çekilmişti, dibe vurmuştum ve sıfır noktasındaydım. Ve orada hayal gücümle yeniden karşılaştım. Ve benim için kuantum sıçraması yaratan bir farkındalığın derinliğini kucakladım o sıfır noktasında; kendim için bu yaşamda tüm potansiyelleri, sorunlar için tüm çözümleri yaratmıştım. Yaşamımda her şeyin yolunda olduğu o potansiyelleri seçebilirdim, bu sonuçlarını fiziksel gözlerimle göremeyeceğim, duyamayacağım sadece hissedeceğim ve güven duyacağım çözümlerdi, fiziksel değillerdi gözle görülebilsin. Fiziksel gerçekliğimde görünebilmeleri için, yani onları tezahür ettirebilmem için fiziksel gözlerimle görmediğim bu çözümlerime, anahtarlarıma sadece güvenmem, inanmam ve onların orada olduklarını, ve sadece ben onların varlığını kabul edersem realiteme gelebileceklerin fark etmem gerekiyordu. Gözlerimle görmediğim, kulaklarımla duymadığım kendi çözümlerime işte o noktada güvendim, orada olduklarını kabul ettim, onları nefesimle yaşamıma soludum, realitemde tezahür edebilmeleri için…Ve her şey bu kadar basit olabilir mi, tüm bunlar sadece hayal mi? Siz nasıl olmasını seçiyorsanız ve siz neye inanıyorsanız, öyledir. Etrafınıza bir bakın, gördüğünüz her şey geçmişte birilerinin hayalleriydi…ancak şimdi gözle görünecek kadar gerçekler, çünkü birileri hayallerine inandı, onlarla nefes aldı, ve onlar kendi hayallerindeki potansiyellerini nefesle dünya realitelerine getirerek, yaşamlarını mucize yaptı. Birileri kendilerini hayal güçlerine açmak için izin verdi. ve ben zihnin ötesine geçmek, ve artık kullanmak için hayal gücüme izin verdim. Atlantis’in yaralı veçhesini salıverdim, yaratmaktan korkan o yaralı ve suçluluk duyan veçheyi. Artık Atlantis’den bu yana takıldığımız zihnin ötesine genişlemek için kendimize izin verebiliriz. Bizler enerji değiliz, enerji formunda olan bilincleriz, bizler bilinciz, enerji bize hizmet eder, bu yüzden zihin olan enerjide yaratmaya çalışmak çok çok kısıtlıdır. Atlantis’te gitmiş olan parçalarımızı davet edebiliriz, ki bunlardan biri dei un gnost(yaratıcı biliş), biri de hayal gücümüzdür…Sonsuz sevgilerimle,
şule devekaya
Bir açıklama ekle
Yaratıcılığımızın Kullanmadığımız Parçası...Hayal Gücü…
Bir zamanlar ben hayallerimin ifade ettiğim yaşam realitemin haricinde olan binlerce, binlerce potansiyel arasında gezinti yapmak olduğunu bilmezdim. Hayallerin sadece hayal olduğu öğretilmişti bana; gerçek değil, ve gerçeklerinde sadece gerçek; hayal değil. Hayallerin ifade edilmemiş gerçeklikler olduğunu bilmiyordum. Ve çocuktum, tüm çocuklar gibi hayal kurmaya bayılıyordum. Ve ben büyüdüm ama hayal kurmaktan hiç vazgeçmedim. Hayallerimle akıp gitmeye hala bayılıyordum. Bunu o yıllarda herkese ifade edecek kadar cesur değildim belki de. Mantıklı ve ayakları yere sağlam basan bir kişilik öğretilmişti bana tüm çevrem tarafından. Ama uyanışını yaşayan varlıklar bilinç genişlemeye başladığında yön duygularını kaybetmeye başladıklarını söyleyeceklerdir, sanki bir parçanız dünyada, başka bir parçanız başka yerlerdeymiş hissi. Mantığın asla algılayamayacağı hislere, boyutlara genişleme….Bir mantık oturtamazsınız, o boyutlar mantığın dışındadır, ancak içinizdedir, ve sadece, hissedebilirsiniz, ve hayallerinizle akarsınız. Hayal gücümüz gerçekten binlerce potansiyelimizi, realitemizde tezahür etmemiş gerçeklikleri gezebilmenizi sağlayan gücümüzdür. Hayalperest olmakla hayal gücünü kullanmak arasında bir fark vardır, hayalperest insanlar; realitelerinin yaratıcısı olduklarının sorumluluklarını reddeder, ve sadece hayallerinde yaşarlar. Onlar kendi yaratılarını reddetmektedirler. Hayal gücünü kullanmak, realitenizin tam sorumluluğunu almayı gerektirir. Bu realitenizin tamamını sizin yarattığınızın tam kabulüdür. Yaşamınızın her anının, her deneyiminin sorumlusu bir yaratıcı olduğunuzu kabul edersiniz, ki öyledir de…Ve sonra gerçekliğinizde henüz ifade etmemiş olduğunuz potansiyelleri hayal gücünüzü kullanarak “hissedersiniz” Siz bir yaratıcısınız, gerçekliğinizde ifade etmek istediğiniz potansiyellerinizi seçme hakkınız sizin en doğal hakkınızdır, sizin yaratan hakkınızdır. Ve bir kez tüm realitenizi yaratan bir yaratıcı olduğunuzu kabul ettiğinizde, ve hayal gücünüzle potansiyellerinizi ziyaret etmeye başladığınızda, hiç de tek bir realiteye sıkışıp kalmadığınızı görürsünüz. Hayal gücü; zihinle yaşamınızda bolluğu yaratmaya çalışmaktan, zihinsel tekrarlarla ilişki sorunlarını çözmeye çalışmaktan ötedir. Keyiflidir, hayaller akar çünkü…Basittir, zihnin dışındadır, çünkü tanrısaldır, çünkü kendimizi kapattığımız, unuttuğumuz yaratıcı gücümüzdür. Kendimizi hayal gücüne kapatışımızın temeli Atlantis zamanlarına uzanmaktadır. Atlantis’in çöküş zamanlarıyla birlikte sıkıştığımız zihinde yaratıcılığımızın ana unsurunu zihin sandık. Tekrarlarla, olumlamalarla, zihinde canlandırmalarla yaratmaya çalıştık. Bir noktaya kadar bize hizmet etti mi, evet…ancak, yaratıcılık zihinden gelmez, zihinle ancak çok çok sınırlı düzeyde yaratabiliriz. Ve böylece hayal gücümün benim kullanmadığım kanatlarım olduğunu anladığımda onun açılması için izin verdim. Hayallerimde tüm boyutlara gidiyorum, hayallerimde perdenin öbür tarafında olan sevdiğim kadim dostlarımla sohbet ediyorum. Hayallerimde; yaşam realitemde henüz ifade etmediğim potansiyellerimi ziyaret ediyorum, onları hissediyorum, ve seçtiklerimin realiteme nefesimle soluyorum, çünkü her şeyi gerçekliğimize nefesle getiririz. Ve binlerce potansiyelimin içinde olumsuz yada negatif diyebileceğimiz potansiyellerde var, onları da hissediyorum. Ama sadece seçtiklerimi getiriyorum, neyi yaşamak istiyorsam, neyi deneyimlemek istiyorsam onu…ve sonra onu özgür bırakıyorum, enerjinin akışını bloke etmemek için…tüm beklentilerden uzak bu potansiyelin genişlemesine izin vererek…Gün içinde karnımız her acıktığında aslında bu yaratımı yaşarız. Sadece farkında değilizdir, karnınız acıkır, burada saf bir arzu vardır, bedeninizi bir enerjiyle beslemek için duyulan arzu; açlık. Ve siz potansiyelleri hayal edersiniz, ne yiyeceğinizi düşünmektesinizdir, evet zihninizde bu sürecte sizinledir. Ancak yaptığınız yiyebileceğiniz şeyleri hissetmektir aslında, yemeği dışarıda bir restorantta yemeyi plandığınızı varsayılım, bir an aklınızdan şöyle geçer, kebap…yok şu an canım et yemek istemiyor. Pizza…yok bu aralar çok yedim, hiç canım çekmiyor…pide..yok…İskender…yok, yok…(bakın bunların tümü potansiyellerdir, ve siz o yemeği yediğiniz hissini deneyimlersiniz bir an ve canınızın istediğinin bu olmadığını da o an hissedersiniz) ve sonra bir potansiyel size çok çok çekici gelir…kuru fasulye, pilav…hımmm…evvvvettt…kesinlikle bu… :) ve ardından en iyi kuru fasulye/pilavı yiyebileceğiniz yeri planlar ve oraya doğru yola çıkar, restoranta girer, siparişinizi verir, ve ardından da afiyetle seçtiğiniz potansiyeli yersiniz J Ve bunların tümü sizin hissettiğiniz o saf arzuyla başlamıştır, açlık. Ve sonra hayallerinizle potansiyellere girip çıkmışsınızdır, ardından bir seçim yapmışsınızdır, ve sonra seçiminizle buluşmuşsunuzdur. Diyeceksiniz ki, ee ama ben tamam yemeği hayal ettim, potansiyellere de baktım, ama sonrası. Ben yola çıktım, restorana gittim oturdum, sipariş verdim. Şimdi diğer yaratılarınızda sadece eyleme geçtiğiniz, bu süreci görmediğiniz için, işlediğine inanmazsınız. Yemek yemek çok fiziksel bir enerjisel işlemdir, ve bu yüzden çok çok gözle görülür. Açlık çok net fiziksel olarak hissedilir, ve onu doyurmak için yaşadığınız sürecde aynı şekilde çok fiziksel olduğu için gözle görülür bir enerji hareketi yaparsınız, yani restorana gider, sipariş eder ve yersiniz. Ancak sizin tüm istekleriniz saf arzulardır. Yaşamak istediğiniz deneyimler, yemek yeme ihtiyacı gibi saf bir arzudur, onlar da doyurulmak ister, ve doyurulmadan sizi rahat bırakmaz, karnınız açken nasıl sürekli guruldayarak size rahatsızlık veriyorsa, bu saf arzunuzda doyurulmazsa içinizde huzursuz bir cızırtı olarak sizi rahat bırakmayacaktır. Ya da yaşamak istediğiniz deneyim neyse, bolluk içinde olmak mı, yada sizin seçimleriniz olan bir çok deneyim.Hayal gücünüzle siz, bilincinizle yaratmış olduğunuz tüm potansiyelleri hissedersiniz, diyelim ki fiziksel rahatsızlığınız var, o binlerce potansiyelin içinde fiziksel olarak çok sağlıklı olduğunuz bir potansiyel vardır, onu hissedersiniz, sağlıklı olmak size ne hissettirdi, ve yaşamınızın geri kalanını da sağlığını hiç yitirmeden yaşamak, ve hiç yaşlanmadan…bu size ne hissettirir…o sizin bu yaşamınıza koyduğunuz potansiyellerinizden biridir. Onu hisseder, ve nefesinizle yaşamanıza solursunuz. Seçmiş olduğunuz bu sağlıklı bir bedende yaşamak potansiyeli yaşam realitenize gelirken, bir takım enerji dinamiklari kesinlikle söz konusudur. Aynen sizin yemeği seçtiğinizde restorana ulaşmak için arabanıza binip oraya ulaşmanız gibi, sizin bu seçiminizin de size gelmesi bir takım enerji hareketleriyle olacaktır. Fakat siz onu fiziksel gözlerinizle duyamaz, kulaklarınızla işitemez, gözlerinizle göremezsiniz. Siz çok boyutlu bir yaratıcısınız, ve olmakta olan bu işlem boyutlararası düzeydedir. Onun nasıl işlediğini bile bilmeniz gerekmez, ki zaten zihniniz genişlemedikçe de onun nasıl işlediğini algılamak çok zordur. Ama bunu şu kadar basit tutabiliriz, siz seçiminizi yaptığınızda o size doğru yola çıkar. Kendinize, çok boyutlu olan yaratıcı olan siz’e sonsuz güven duyabilir misiniz? Maddi olarak ve manevi olarak sıkıştığım bir dönemdi, hayatımda her şey çekilmişti, dibe vurmuştum ve sıfır noktasındaydım. Ve orada hayal gücümle yeniden karşılaştım. Ve benim için kuantum sıçraması yaratan bir farkındalığın derinliğini kucakladım o sıfır noktasında; kendim için bu yaşamda tüm potansiyelleri, sorunlar için tüm çözümleri yaratmıştım. Yaşamımda her şeyin yolunda olduğu o potansiyelleri seçebilirdim, bu sonuçlarını fiziksel gözlerimle göremeyeceğim, duyamayacağım sadece hissedeceğim ve güven duyacağım çözümlerdi, fiziksel değillerdi gözle görülebilsin. Fiziksel gerçekliğimde görünebilmeleri için, yani onları tezahür ettirebilmem için fiziksel gözlerimle görmediğim bu çözümlerime, anahtarlarıma sadece güvenmem, inanmam ve onların orada olduklarını, ve sadece ben onların varlığını kabul edersem realiteme gelebileceklerin fark etmem gerekiyordu. Gözlerimle görmediğim, kulaklarımla duymadığım kendi çözümlerime işte o noktada güvendim, orada olduklarını kabul ettim, onları nefesimle yaşamıma soludum, realitemde tezahür edebilmeleri için…Ve her şey bu kadar basit olabilir mi, tüm bunlar sadece hayal mi? Siz nasıl olmasını seçiyorsanız ve siz neye inanıyorsanız, öyledir. Etrafınıza bir bakın, gördüğünüz her şey geçmişte birilerinin hayalleriydi…ancak şimdi gözle görünecek kadar gerçekler, çünkü birileri hayallerine inandı, onlarla nefes aldı, ve onlar kendi hayallerindeki potansiyellerini nefesle dünya realitelerine getirerek, yaşamlarını mucize yaptı. Birileri kendilerini hayal güçlerine açmak için izin verdi. ve ben zihnin ötesine geçmek, ve artık kullanmak için hayal gücüme izin verdim. Atlantis’in yaralı veçhesini salıverdim, yaratmaktan korkan o yaralı ve suçluluk duyan veçheyi. Artık Atlantis’den bu yana takıldığımız zihnin ötesine genişlemek için kendimize izin verebiliriz. Bizler enerji değiliz, enerji formunda olan bilincleriz, bizler bilinciz, enerji bize hizmet eder, bu yüzden zihin olan enerjide yaratmaya çalışmak çok çok kısıtlıdır. Atlantis’te gitmiş olan parçalarımızı davet edebiliriz, ki bunlardan biri dei un gnost(yaratıcı biliş), biri de hayal gücümüzdür…Sonsuz sevgilerimle,
şule devekaya

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder